26 Mayıs 2012 Cumartesi

Oksijen Tüpü

  Bugün ilginç olaylar yaşandı tabi. Yazdığıma göre anlatıcak bişeyim var demektir zaten. Dediğim gibi ilginç bi kararla en iyi arkadaşım Curly bugün üç yabancıyı bir araya getirmekle ilgili planlar yapmıştı. Yabancılardan biri bendim. İkincisi Curly'nin kuzeni. Üçüncüsüde kendisine kısaca Kurabiye dediğim rapçi, kumral, yeşil gözlü ve yakışıklı(dememe gerek yok sanırım ben göz dikmişim yani) bi çocuk. Tabi Kurabiye bizi ekince olayın bu yanının ilginçliği kalmadı. Ama her neyse Kadıköy Burger'da Curly sarışınımsı kumral bi çocuk gördü ve bi anda adını mı sorsam yeeaa falan moduna girdi. Bizde kuzeniyle birlikte cesaretlendirmeye çalıştık. Hani izlemesi eğlenceli olucak falan böyle. Curly bi iki ık bık diyince benimde o yavşak ağzımdan asla çıkmaması gereken o söz çıktı. Hemen aktardığım gibi tam olarak şöyle dedim ''eğer sen gider sorarsan bende pazartesi Melek'e adını sorucam'' sonrası hüsran tabi. Curly gitti çocuğun adını sordu ve sıçtı cafer bez getir. Daha şimdiden öyle 3.5lar atıyorum ki anlatamam. Zaten yayın başlığının oksijen tüpü olmasının sebebi artık nefes almakta zorlanışımdan dolayı. Melek'in telefonla konuşurken, masadayken, bilgisayarların ordayken yani şimdiye kadar bana bakış fırlattığı her anı aklıma geldikçe beni hasta ediyo. O suratındaki ifade, gözlerindeki bi türlü çıkaramadığım anlam varyaa. Oğlumm resmen nefes alamıyorum bu duygunun tarifinin özeti budur. Öyle bi hale geldim ki aylardır iki kelime edebilmek için götümü yırttığım, Curly bizi buluştursun diye nerdeyse kendimi kestiğim Kurabiye'nin bizi ekmesini siklemedim. Hatta gördüğümüz tonlarca yakışıklıyı 'arkadaşlık çerçevesi' adı altında değerlendirdim. Bide şunu dinleyin. Dedim ki; eğer Melek'le olursa Jensen Ackles'a abi demeye başlıycam. Evet ciddiyim, bi ara evlilik hayallerimin olduğu Jensen'a abi dicem. Bu hale gelişimde aynı anda bi kaç kişiyi sevmenin hepsini aynı anda kaybetmeme yol açışının etkisi olduğu kuşkusuz. Örneğin en yeni eski sevgilim Hödük, en büyük aşkım Beybifeys ve ne bok olduğunu bilmediğim diğer büyük aşkım TF aynı anda hayatımda oldukları için üçüde ağzıma fil oturtup sıçmasını bekleyip gittiler. Hoş gerçen şu ki ben harbiden hayatımda ikinci kez Melek haricinde hiç kimseyi istemiyorum(ilkide Beybifeys'ti). Yine nefes alamıyorum bak.
   Özel hayatımın yanı sıra, iş olarak gördüğüm kızlar için ürettiğim Kurabişizm sistemi adını verdiğim bi olay var. Kurabiye'yi tanıyışımla birlikte ürettim bu sistemi ama daha sonra erkekleri sınıflandırmada çok işime yaradı. Tüm yakışıklıları statülerine göre sınıflandırıyorum sistemde, örneğin basketçi kurabiş x, zengin kurabiş y, fakir ama gururlu kurabiş z, kalbimde olan kurabiş a,b,c,d,e,f,g,h,ı,j,k,l,m,n,o,p,r,s,u,v,y,z,x,w. (Tabi bu eskidendi artık kalbimde sadece Melek var dediğim gibi.) Önceden yazdığım 'insan yakışıklı birine istediği zaman aşık olabilir' teorimle birlikte gördüğüm yakışıklıları bu sistemde sınıflandırarak mükemmeli bulmaya çalışıyorum. Bana işsiz yada paranoyak yada mal diyin. Ama işe yaradığı gerçeğini inkar edeni sikerim. Örneğin Melek hayatıma girdiği gün bi anda Mükemmel Sevgili statüsünün bir numaralı adayı oldu çünkü yakışıklılığı ve tatlılığıyla listedeki tüm kurabişleri geçti. Bunun sonu nereye varır yada zamanla ben delirirmiyim bilmiyorum ama herşeyi geçtiğimde aklımda sadece şu soru cebelleşiyo; PAZARTESİ NE SİK YİCEM BEN LAN!!!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder