Bugünde sizlere, ilk gördüğüm andan beri aradığım o elbiseyi göstericem gençler. Hikayesi şu; mart-nisan civarı bi gün sokakta geziyorum, bi baktım 90lardan kopmuş gelmiş bi kadın süzüle süzüle yürüyo yolda. Dedim vay amk Marilyn Monroe mezardan fırladı Pucca'yı öldürmeye geliyo niye benim resmi kullanıyon olum falan diye. Sonra kadının yüzünü gördüm görmez olaydım. At sikine çuval giydirsen kadının suratından daha çekici olur heralde. Herneyse anladım ki beni büyüleyen elbisenin ta kendisiymiş. Böyle simsiyah sadece eteğinin en sonu beyaz olan bi elbiseydi. Neyse günler geçti benim hafızamın küçük bi köşesine yerleşti bu elbise ama her an aklımda değil tabi. Bi gün gazete sayfalarını çevirirken bide baktım aha amk o elbise. Hangi mağaza olduğuda altında yazıyodu koskoca Mango benim aklımda her nasılsa Koton diye kalmasın mı. Önüme gelen her Koton'a girdim çıktım yok elbise kendimi sikicem en son o derece geldim. Sonra iki-üç gün önce Curly'le Bakırköy'deyken yüzüme çarparcasına aynı elbisenin yavru ağzı altı beyaz'lısını giymiş bi karı süzüle süzüle geçti önümden. Dedim allaaaam sana geliyom. Sonra sıcaklardan erimiş peynire dönen beynim internete bakmayı akıl etti ve saatlerce Koton'un internet sitesini didiklemem sonucunda birde Mango'ya bakıyim diyerek girdiğim internet sitesinde ilk tıkta buldum elbiseyi. Tabi bende bi stres hafiflemesi, bir taşakları serme rahatlığı, şeker almış bi çocuğun sevinci filan.. Her neyse işte o elbise;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder